ANİME – MANGA ÇİZİM TEKNİĞİ

Anime Nedir?

Japon çizgi filmlerine anime adı verilir. Anime sözcüğü Fransızca’daki animation sözcüğünden türemiştir.

Buradan batı animasyon tarihine bir göz atalım. Daha renkli ve sesli sinemanın olmadığı dönemlere bakalım…. Bu dönemde Fleischer Stüdyoları’nda çizilen dünyaca ünlü Betty Boop’un sizce neden çoğu anime karakterinden bile büyük başı, gözleri küçük ağzı ve burnu, upuzun bacakları vardı? Nedeni açıktır… Bu animasyonu Japonlar hazırlamadığına göre, bunu hazırlayanlar kısa boylu ve küçük gözlü Amerikalılar mıydı? Ayrıca burada animasyon dünyasında gerçek bir dahi olan, insan psikolojisini çok iyi bilen ve eserlerinde sergileyen büyük bir üstadı saygıyla analım… Yani Walt Disney’i… Walt Disney bu gerçeklerin farkındaydı ve bunları animasyonlarda büyük bir başarı ile kullandı. Bu sırada oluşmakta olan Japon animasyon sanatındaki Osamu Tezuka gibi öncüler batı animasyonunda gördükleri bu çizimleri ve bunların anlamlarını özümseyerek kendi yapıtlarında kullanmaya başladılar. Sonuçta bütün ülkelerde her ırktan insan kullanılan bu animasyon tipini çok sevdi ve bu türün giderek popülerliği arttı. Bu türü çok seven batılılar kısa boylu ve küçük gözlü insanlar değiller. En uzun ırklardan olan Alman ırkına mensup insanların kendileri uzun boylu ve büyük gözlü olmalarına rağmen dünyada anime ve mangayı, özellikle Sailor Moon gibi bu şekilde çizilmiş yapımları en çok seven ve izleyen insanlardan olmalarını nasıl açıklayabilirsiniz ki? Unutulmaması gereken bir konuda anime ve mangada çizilen karakterlerden sadece Japon karakterlerin uzun boylu ve büyük gözlü çizilmediği, tersine tüm ırkların böyle çizildiği gerçeğidir. Tüm dünyada insanlardan gelen bu yoğun istek üzerine Japon sanatçılar bu talebi karşılayabilmek için bu insan tipini kullanmaya devam ettiler. Biz de bu stili seviyoruz ama umarız ki insanlar bundan bizim de kısa boylu ve küçük gözlü olduğumuz sonucunu çıkartmazlar.

 

Anime’lerin Dünya Animasyonundaki Yeri Nedir?

Türkiye’de bilinmemesine karşın birçok anime dünya çapında hayranlıkla izlenmekte ve değişik ülkelerdeki bir çok saygın festivalde ödüller kazanmakta. İlk renkli anime sinema filmi olan 1958 yapımı The White Snake Enchantress’ın Venedik, Meksika ve Berlin festivallerinde ödüller kazanmasının ardından dünya çapında söz sahibi olmaya başlayan anime’ler, uluslararası yarışmalardaki bu başarılarını her yıl daha da arttırarak sürdürmekteler.

Anime’nin başarısına doğal olarak batılı animasyon şirketleri de kayıtsız kalmıyorlar. Zaten uzun süredir batılı şirketlerle ortaklaşa birçok proje yapılıyor ve sonuçta ortaya mükemmel animeler çıkıyor. Buna Fransız-Japon ortak yapımı olan Mysterious Cities of Gold (Türkiye’de bilinen ismiyle Güneşin Oğlu Esteban) gibi bir çok örnek sayılabilir. Ayrıca, batı animasyonun temsilciliğini yapan Disney de artık anime’lerin başarısını açıkca kabul ediyor. Bu nedenle 1996 yılında yapılan Disney-Tokuma anlaşmasıyla Disney, Japon animasyonunun en büyük temsilcisi olan Studio Ghibli’nin anime filmlerinin dünya çapında dağıtımını ve pazarlanmasını üstlendi. Ayrıca Disney, Studio Ghibli’nin hazırladığı anime filmlerinin üretim masraflarının bir kısmını karşılayarak bu filmlere yatırım yapmaya başladı. Mesela Studio Ghibli’nin Tonari no Yamada-kun (My Neighbors the Yamadas) adlı filminin 2.4 milyar yen tutan üretim maliyetinin %10’u Disney tarafından ödendi. Ayrıca Disney, anlaşma uyarınca dağıtımını üstlendiği Studio Ghibli filmlerinden olan Princess Mononoke’nin İngilizce dublajı için 2.4 milyon dolar harcayarak anime’lere vediği önemi bir kez daha vurgulamış oldu.

Anime ve Manga, bugün birçok batı üniversitesinde ders olarak okutulmakta ve incelenmektedir. Örnek olarak Texas Austin Üniversitesi’ndeki anime dersinin programını buraya tıklayarak inceleyebilirsiniz. Hatta Türkiye’de Bilkent Üniversitesi’nde verilen Modern Japan konulu English and Composition 102 dersinin kapsamında incelenen anime ve manga konularını buraya tıklayarak inceleyebilirsiniz.

Bugün batı dünyasının en önemli yönetmen, yazar ve animatörlerinin bir çoğunun anime’ye karşı hayranlık duyduğu biliniyor. Bu kişiler Hayao Miyazaki, Mamoru Oshii, Katsuhiro Otomo gibi anime yönetmen, yazar ve animatörlerine olan hayranlıklarını açıkca dile getiriyorlar. Mesela birkaç örnek verirsek:

“Animasyonun yaşayan efsanesi” olarak adlandırılan Hayao Miyazaki hakkında, Buena Vista şirketinin başkanı Michael O. Johnson bir televizyon programında şöyle diyor:

Disney’in içinde Miyazaki’ye hayran olan çok sayıda animatör var….

Pixar stüdyolarının A Bug’s Life ve Toy Story adlı filmlerinin yönetmeni olan John Lasseter şöyle diyor: (Tam metni buraya tıklayarak görebilirsiniz)

Pixar’da bir sorun çıktığı zaman çözemezsek Miyazaki’nin filmlerinden birini alıp izleriz ve ilham verecek bir sahne ararız ve bu her zaman işe yarar!! Hayrete düşer ve ilham alırız. Toy Story filmi Bay Miyazaki’ye çok büyük bir minnettarlık borçludur.

Steven Spielberg’in, Hayao Miyazaki’nin yönetmenliğini yapmış olduğu Lupin III: The Castle of Cagliostro’nun sinema tarihindeki en iyi macera filmlerinden biri olduğunu ve aynı zamanda en iyi araba takip sahnesine sahip olan film olduğunu söylediği söylenmektedir.

Disney’in Mulan filminin yönetmenleri olan Barry Cook ve Tony Bancroft şöyle diyorlar:

Miyazaki bizim için bir Tanrı gibidir…

Ayrıca, Disney’in Güzel ve Çirkin, Notre Dame’ın Kamburu filmlerinin yönetmenleri olan Gary Trousdale ve Kirk Wise’ın ve Disney’in Ariel, the Beast, Pocahontas ve Aladdin karakterlerinin baş animatörü olan Glen Keane’nin, Miyazaki’nin anime’lerine olan hayranlıkları biliniyor.

Batman ve Superman’in animasyon dizilerinin yazarı ve yapımcısı olan Paul Dini, Miyazaki’nin animelerine olan hayranlığını şu sözlerle dile getiriyor:

“Mükemmel”, “olağanüstü” ve “gerçekliği ve animasyonu aşan bir film yapımcısı”

1987’den beri birçok Star Trek serisinde görev alan Rick Sternbach, Miyazaki’nin Nausicaa of the Valley of Wind adlı filminden etkilenerek Star Trek: The Next Generation’daki uzaylı ırklardan birine Nausicaäns adını vermişti.

Alien, The Abyss ve The Fifth Element gibi dünyaca ünlü filmlerin sahne planlamalarını yapmış olan ve dünyaca ünlü The Aedena Cycle ve The Airtight Garage gibi çizgi romanların yazarı olan Fransız sanatçı Jean “Mobius” Giraud, Miyazaki’yi şöyle tanımlıyor:

O, çocukların düşüncelerine en parlak alev… Miyazaki, animasyon olarak adlandırılan bu yeni sanatı soylulaştırdı.

Sandman ve Books of Magic gibi ünlü çizgi romanların yazarı olan Charles Vess, eserlerinde Miyazaki’nin yarattığı Totoro ve Kiki gibi bir çok karakter kullanmakta.

Dünyanın en büyük yönetmenlerinde olan Akira Kurosawa, Miyazaki’nin My Neighbor Totoro adlı filmini yüzyılın en iyi 100 filmi listesine koyuyor ve şöyle diyor:

Animasyon olmasına rağmen çok etkilendim. Nekobus’a gerçekten bayıldım. Kiki’s Delivery Service’i izlerken ağladım. Film endüstrisi için aradığım bütün yetenekler anime’ye geçti. Bu yüzden film endüstrisinin gerçekten çok çalışması gerekecek. Genç insanları çeken böyle filmler yapmalıyız.

Matrix’in yönetmenliğini yapmış olan Wachowski kardeşler, dünyaca ünlü Ghost In The Shell, Patlabor, Blood: The Last Vampire, Jin-Roh, Urusei Yatsura gibi anime’lerin yönetmenliğini ve/veya yazarlığını yapmış olan Mamoru Oshii’ye olan hayranlıklarını devamlı dile getiriyorlar. Üstelik Matrix’deki birçok sahnenin aslında Ghost In The Shell’den esinlenmiş olduğu biliniyor. Bu iki filmi karşılaştıran ve Matrix’in Ghost In The Shell’den almış olduğu sahneleri inceleyen çok sayıda siteden birine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Titanic, Aliens, The Abyss, Rambo II, Terminator gibi sayılı filmlerin yazarlığını ve yönetmenliğini yapmış olan James Cameron, Mamoru Oshii’ye gönderdiği mektupta şunları söylüyor: (Orjinal mektubu buraya tıklayarak görebilirsiniz)

Ghost In The Shell, etkileyici bir kurgu çalışması. Yetişkinler için, edebi ve görsel mükemmelliğe ulaşmış ilk gerçek animasyon filmi. Dizaynı, görsel uyumun şiirselliği ve içeriğinin derinliği onu bilim kurgu filmlerinin içinde özel bir yere koyuyor. Oshii-san’a tebriklerimle – önemli bir görsel çalışma.

Robocop 2 ve 3 filmlerinin senaryosunun ve Batman-saga ‘Return of the Dark Knight’ ve Daredevil çizgiromlarının yazarı olan Frank Miller’ın Akira, Robot Carnival, Roujin Z, Spriggan (bu filminin konusu Türkiye’de geçmektedir) gibi anime filmlerinde yazarlık ve/veya yönetmenlik yapmış olan Katsuhiro Otomo’ya hayran olduğu bilinmektedir. Hatta Frank Miller, Robocop III filmindeki kötü karaktere Otomo adını vermiştir.

ANİME ÇİZİM ÖRNEKLERİNDEN BİRKAÇI

 

El Çizimi

 

El, aslında biraz küreğe benzer… bazen bu amaçla da kullandığımız gibi. Avcunuzdaki çizgiler, elinizin nereden eğilip büküldüğünü size gösterir. En yukarıdaki mavi çizginin üstünde parmak orta eklemlerinizin ilk sırası görülüyor.
Eli düz bir üçgen prizma gibi yapmayın. El, bükülür ve avucunuzdaki çizgilerin hatlarını takip eder. Bakın, resimde baş parmağın olduğu kenarın, elin merkezinin ekseni etrafında döndüğünü görebilirsiniz.
Hatta eli arkadan çizerken bile… avucun içerisindeki çizgilerin katlanmasına dikkat edin. Bu size baş parmak ve diğer parmakları daha doğal pozisyonlarda çizmenize yardımcı olur.

 

 

 

 

Ayak Çizimi

 

Ayak: Temel öğeler

Çizdiğiniz diğer bütün şeyler gibi, ayak da temel öğelerden oluşmaktadır. Ben bunları 3 bölüme ayırıyorum.
1) İncik kemiği için bir silindir
2) Ön kısım için yarım bir fıstık
3) Topuk için yuvarlakça bir şekil

Kenar görünüşü

Burada, ayağın aşağısındaki temel şekilleri az çok görebiliyorsunuz. İncik kemiği, ayak bileğinin içine doğru geliyor. Daha sonra, arkaya topuğa doğru ve öne ayak parmaklarına doğru ayrılıyor. Dikkat ederseniz ayak, zemin üstünde DÜZ oturmuyor… Ayak parmakları ve topuk arasında bir kemer var.

Eğer ayakkabı uyarsa…

Ayakkabı genelde sadece ayak şekilleri üzerine bir örtü durumundadır. Ayakkabı resimlerine bakmak size modeller hakkında fikir verecektir. Burada ben biraz modifiye edilmiş bir US Army Jungleboot seçtim. Burada ayakkabının tabanının, ayağın tabanının olması gerektiği yerin altında olduğundan emin olmalısınız. Ayağın tabanıyla, ayakkabının tabanı arasında aşağı yukarı çeyrek inch ile 4 inch arasında bir mesafe vardır.

Eğer takılırsanız…

Önce ayağı çizin. Bu size ayakkabıyı onun üstüne nasıl örtmeniz gerektiği hakkında daha iyi bir fikir verir.

Üçgen kısım

Burada dikkat etmeniz gereken şey, ayağın, içe ve gövdeye doğru yuvarlaklaştırılmış bir üçgen prizma şeklinde olmasıdır. Ayak parmakları da, el parmakları gibi kavislidir… orta parmak genelde en uzunudur.

Ayağın alt kısmı

Tamam, bu ayak biraz geniş oldu ama önemli bölümleri görüyorsunuz. Herkes kumda ayak izini görmüştür. Ayağın topuk ve ön kısımları birbirlerine, ayağın dış kenarıyla bağlıdır. Ayağın oluşturduğu kemer, yerle temas etmez.

Perspektiften farklı şekilleri geliştirmek

Ayağın nasıl oluşturulduğunu anladıktan sonra hareketli duruşlar hakkında yaratıcı olmaya başlayabilirsiniz. İlk adımda çizdiğim temel şekillere iyice bakın ve bu soldaki çizimin içinde o şekilleri görmeye çalışın

… ve çok çok çok pratik yapmaya bakın!

 

 

İfadeler

 

Kızgın (okatta)
Gerçekten kızgın: kaşlar çatık. Göz bebeklerini küçük ve anlın ortasında küçük bir “x” yapıyorsunuz. Sivri dişler duyguyu ifade etmeye yardım ediyor. Kızgın gibi: göz bebekleri normal ölçülerine gelmiş ama kaşlar hala çatık. Ortaya çıkmış damalar ve sivri dişler yok.
Dargın: ağız aşağı doğru eğilmiş orantısız “u” şeklinde. Kaşlar hala çatık ama fazla değil.


 Üzgün(kanashii)
Fazla üzgün: waAAAAAAAAAHHH!! Gözler sımsıkı kapalı. Ağız tam açık. Utancın ve kederin yaşları yüzünden akıyor. Kaşlar yukarıda. Hayal kırıklığı: Kaşlar yukarıda, ağız fazla açık değil.. gözlerde ıslaklık havasını vermek için biraz daha parıltı var. Göz yaşları hala gözlerin kenarında görülebiliyor.
Üzgün: Kaşlar yukarıda… Gözler yaşlarla beraber parıltılı. Ağız aşağı doğru “u” şeklinde.


Mutlu (ureshii)
Sevinçli: Gözler gülümsemeden dolayı kapalı. Yanaklarda sevinçten oluşan kızarıklar izleri var. Ağız yan “D” şeklinde. Kaşlar yukarıda. Neşeli: Kaşlar yukarıda. Gözün üst kısmını takip eden ince çizgi rahatlamış ifadesini veriyor. Alt göz kapakları mutluluğu göstermek için gözbebeğinin bir bölümünü kapatıyor. Ağız yan yatmış “D” şeklinde ama fazla büyük değil.
Memnun: Neşeli gibi ama gözler biraz daha açık. Ağız küçük kıvrımlı bir yay gibi.
Diğerleri (sono uchi)
Düşünceli: Benim en sevdiğim… kaşların biri aşağıda biri yukarıda. Ağız ters “v” gibi. Gözler yan tarafa bakıyor.


 

 

Hasta ya da tiksinmiş: yüz uzuvları mizah katmak için en küçük halde çizilmiş. Ağız yüzün altında kargacık burgacık bir şekilde. Göz kapakları ve kaşlar düz bir çizgi haline. Belki de bir ter damlası eklemeliyim.


Şaşırmış: kaşlar YUKARIDA… gözler geniş ama göz bebekleri küçük. Ağız orantısız “o” şeklinde.


Karakter Tasarımı

 

Normal Duruş Maceracı/Cesur Sinsi/Seksi
Bu ona çok fazla. Bu insanın iyi mi, kötü mü, mutlu mu yoksa üzüntülü mü olduğuna dair hiçbir fikriniz yok. Tamamıyla nötr bir duruş. İşte boylu boyunca biraz kişilik sergileyen bir karakter. Duruş geniş ve poz açık; güven intibasını veriyor. Vücut “S” şeklinde. “S” seksi için. Kalça kemiği ve omuzlar ayartıcı bir mizaçla imalı.

 

 

Gizemli Hırçın Aşk vurgunu
Duruş kapalı. Kollar kavuşmuş. Sırt nerdeyse izleyiciye dönük. Bu figür resmen “Gel ve al” diye haykırıyor. Yumruklar meydan okur gibi havaya kalkmış. Duruş hakimiyeti iddia edercesine geniş. Eller istekli ve budala bir aşkla kenetlenmiş.

 

 

 

Kötü Kahraman Masum

Gözler dar ve koyu.Gözbebeği daha küçük,daha kötü karakterlerde nerdeyse hiç gözbebeği yoktur. Yüz keskin hatlı, köşeli hatlara sahip.

Gözler daha büyük ve yuvarlak. Hatlar daha yumuşak. Gözler devasa. Kaşlar fazla aşağıda değil. Yüz daha yumuşak ve yuvarlak.

 

Açı Seçme

 

Kötü Açı
Bu, kadının pozisyonunun hareketli olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece hareketin gösterimi açısından adil değil. Çok basit ve cansız. Bu savuruşu anlatabilecek en basit kare.
Daha İyi
Bu, hedefin gerçekten savrulduğunu söyleyebileceğiniz bir mantığa sahip. Bu pozisyon daha hoşnut edici ve olayı geri plana, ses efektlerine ya da konuşma baloncuklarına bırakıyor… ama hala daha iyi olabilirdi. Bu kareyi eğer hedef çok önemli bir şeye çarpacaksa ya da hasardan ayaklarının üstüne düşerek kurtulacaksa o zaman kullanırdım.
Bu hareketin onu hareket edemez hale getireceğini göstermek için, biraz yakın plana ihtiyacımız var.
En İyisi
Booooooom! Düşme anını gösteren bir kare seçmek hareketin bütünlüğünü ön plana çıkarıyor.. bir karede hedefin savrulduğunu… havada uzun bir yol kat ettiğini….ve çok kötü bir iniş yaptığını görebiliyoruz. Kollar ve bacaklar bükülmüş! Yine.. savrulma yolu boyunca olan kıvrımlı hareket çizgileri hareketi tamamlıyor.

 

Göz Çizimi

 

Basamak 1 : Küre

Çoğu şeyde olduğu gibi göz de bir daire ile başlar. Bu gözün yuvarlağını oluşturacak ve gözün kafatasında olan yerleşimine yardım edecek.

Basamak 2: Göz Kapakları

Burası yeni tomurcuklanan sanatçıların yanlış yaptığı bir yerdir. Göz kapağı yuvarlağın dış hatlarını sarar. Deri bir bez parçasını bir bilardo topunu nasıl sardığını hayal edin. Gözkapağı gözün kavisli kısmını sarar.

Basamak 3: Gözbebeği

Göz gevşemiş bir halde gözbebeğinin ve irisi bir bölümünü gözkapağıyla kapar. İrisin göz yuvarlağının çoğunu nasıl kapsadığına dikkat edin. Bu sadece anime/manga’da ve 60ların birkaç siyah kadife posterinde olur.

Basamak 4: Uzun, Cafcaflı Kirpikler

Şu ana kadar göz pek bir şeye benzemiyordu. Göz kapaklarını ağır ve kıvrımlı kirpiklerle canlandıralım. Bu göze biraz ağırlık katar böylece yüzün ortasında öylece durmaz. Kirpiklerin kalınlığı karaktere bağlıdır. Normal olarak erkekler bu özelliğe sahip değildirler ve genç hanımların daha ince çizgileri olmalıdır. Bu gözler daha çok seksi yetişkin hanımlara göredir.


Vurgu Sırası:
Kanji çalışmaya başlamadan önce bu bölümü gerçekten yapmıyordum. Japonca “Kanji” belli sıralarda ve şekillerde vurgu dizilerinden oluşur. Bu tarzın aynı zamanda gözler içinde yapılabileceğini fark ettim.
1. hafif başlayın ve dışa doğru geldikçe daha sert bastırın.
2. sert başlayın ve aşağıya indikçe darbenizi hafifletin
3. orta başlayın ve aşağıya doğru geldikçe darbeyi hafifletin.
4. hafif başlayın ve darbeyi dışa doğru gittikçe arttırın.
Basamak 5: Göz Alıcı Parlaklık

Parlaklık ışığın yansıtıcı bir yüzeyde yansımasıdır. Parlaklığın göze yerleştirilmesi ışık kaynağının göstereni olmalıdır. Eğer ışık sol üstten geliyorsa, o zaman parlaklık da irisin sol üstünde olmalıdır. Bu durumda, ışık göze sol üst taraftan giriyor ve sağ alttan çıkıyor.
Mangada, parlaklıklar karaktere duygu eklemek için de kullanılır. Mutlu gözlere parıltı ve üzüntülü gözlere de titreme ekler.

Yazıyı Paylaş