RENKLER VE ARMONİLER

RENGİN VASIFLARI

Bir renk üç karakterde bulunur:

  1. Renk olarak
  2. Ton olarak (Aydınlık, Açık-Koyu)
  3. Saturasyon = Kroma (Doymuşluk, Yoğunluk, Saflık Hali)

 

Bir rengin ton değeri o rengin aydınlık, açık veya koyu olması durumudur. Bir renkteki ışık veya karanlık miktarıdır. Ton sözcüğü renk ifade etmez. Renkler başka birşeydir ve bunun zıttıdır. Açık bir mavi ile koyu mavi arasındaki fark, ton farkıdır. Bir renk içinde boyayıcı madde unsuru (renk maddesi-pigment) azaldıkça, ışık ve karanlık, yani açıklık ve koyuluğu ifade eden ton değeri de o derece hakim olur. Kurşunkalem veya kömür kalemle yapılan resimlerde renk yoktur. Yalnız ton değeri vardır. Yani, o resmi meydana getiren şey tek bir rengin açıklık ve koyuluğudur. Fransız ressamı Koro, renkten ziyade ton değerine önem vermiştir. Daima grinin bütün derecelerini kullanmış ve ton değeri konusunda en ileriye gitmiştir. Ton değerine önem verilmeyerek, yalnız renge önem verilen tablolarda uyum bulunmaz. Böyle eserlerde renklerin ton değerini çok iyi derecelendirmek şarttır. Renge önem verilmeyerek yalnızca ton değerleri tam yapılan resimler çok dengeli ve uyumlu olabilir.

Her renk aynı açıklıkta ve aydınlıkta bulunmaz. Mesela, aynı kırmızı renk, uzakta veya yakında olmasına göre, başka ton değerlerinde görünür. Buna bir rengin “ton değeri ayrılığı” ya da “ton farkı” denir. Ton farkı, renkler kara kalemle ifade edildiğinde koyulukları gösteren derecedir. Ton değeri, bir rengin aydınlığının derecesidir. Mesela, açık, aydınlık bir kırmızı ile koyu karanlık bir kırmızının kalite farkı gibi.

Alman kimyacı Wilhelm Ostwald’ın geliştirdiği Ostwald sisteminde,
bir rengin çeşitli örnekleri, bir köşesinde siyah, bir köşesinde beyaz,
bir köşesinde de o rengin saf örneği bulunan bir üçgen içinde gruplandırılır.

Renk çizelgeleri, renklerin belirli bir derecelendirme sistemine göre harf ve sayılarla tanımlanmasına yarar. ABD’li Albert Munsell sisteminde her renk tonu bir harf grubuyla gösterilir. Örneğin, SGY yeşilimsi sarıdır. Sistemin değer ve berraklık (kroma) çizelgelerindeki sayılar da belirli bir tonun parlaklığını (açıklık ve koyuluk değerini) ve keskinliğini gösterir. Örneğin SGY 6/10, parlaklık değeri 6 ve berraklığı 10 olan yeşilimsi sarı rengi belirtir.

Her rengin bir değeri (valör) vardır. Ve ton derecelerini gösteren cetvel ile karşılaştırılarak hangi ışık derecesini veya koyuluğunu gösteriyorsa o, rengin özel koyuluğu olur. Bu değer tayin ve tespit edilir ve buna da “renk değeri (kroma=chroma)” denir.

Birbirinden ayrı, uzak olan renkler, daha çok birbirine kontrast vaziyettedirler. Değerleri 3 ve 8 olanlar gibi. Bir rengin değeri, onun açık veya koyu bulunma halini bildirir. Açık mavi, koyu mavi ton dediğimiz gibi. Yani her rengin açıklık ve koyuluğu ton kelimesi ile belirtilir.

Tonlar beyazla açılır; siyahla koyulaşır. Tonlara beyaz katıldıkça, yani beyaz ile açıldıkça, parlak ve ışıklı görünürler. Dolayısıyla kuvvetlenirler, fakat yoğunlukları düşer. Tonlara siyah katıldıkça, yani renkleri siyahla koyulaştırıldıkça karanlık ve ışıksız olurlar, zayıflarlar ve kuvvetleri azalır. Renklerin bu koyuluk ve açıklık farklarına “ton (valör)” denir. Aydınlık, ışığın derecesine göre renk ve tonlarda çeşitlilik gösterir. Bir rengi siyahla beyaz arasında birçok açık ve koyu tona bölebiliriz.

TON ÇUBUĞU

Munsell sistemi, renk kalitelerinin tonlarının tayinini gösteren merdiveni ve ara ölçülerini belirtir.

Münsell beyaz ile siyah arasında olan renk tonlarını (koyuluk ve açıklıklarını) değerlendirmek için “ölçey” denen “ton çubuğu“nu kullanır. Ton çubuğu, renklerin tam beyazla tam siyah arasındaki koyuluk farklarının değerlerini, bir derecelendirme çubuğu üzerinde eşit olarak değişmesini ve tonların bir oran içinde azalmalarını temsili olarak gösteren bir şerittir.

Ton çubuğu boyayla yapılan resimlerde çok önemlidir. Renklerin açıklık-koyuluk derecelerinin birbirlerine nazaran uygun düşerek armoni yapmaları için ton çubuğuna göre değerlendirilirler. İki veya üç rengin bir resimdeki düzenlemesi, ancak ton çubuğundaki koyu-açık-orta derecelerindeki koyuluk değerlerine göre yapılırsa bir armoni oluşturur. Renklerin karşılaştırması ton çubuğuna göre bu şekilde yapılır.

Tonların en açık ve parlağı beyazdır. Tonların en koyu ve karanlığı da siyahtır. Bu iki uç arasındaki koyuluklar, renklerin gri olarak kabul edilmiş farkları (nüansları) dır. “Gamma” değerlerinin en koyusundan en açığına kadarki esas ölçüsü beyaz, en açığından en koyusuna kadarki esas ölçüsü ise siyahtır.

Tabiatta tam olarak ne beyaz ne de siyah vardır. En koyu siyah bile bir miktar ışığı yansıtır. Beyaz da bir miktar ışığı yutar. Ton çubuğunda ancak bir ile dokuz arasındaki değerler elde edilebilir. Ton derecelerini gösteren ton çubuğu renk konusunda önemli bir şemadır. Çünkü her rengin değeri ton çubuğunun koyuluk dereceleri ile karşılaştırılarak yapılır. Bu ise renkler arasında bir uygunluk temini konusunda bize yol gösterir. Armoni kurmakta isabetli davranmış oluruz. “Spectrum Solar” renklerinin açıklık-koyuluk değerleri ton çubuğunun derecelerinde araştırılarak tayin edilir. Bu suretle Sarı rengin sekizinci derecede açık tonlardan biri olduğu, Mor rengin de üçüncü derecede koyu tonlardan biri olduğu anlaşılır. Yani Sarı 8 nci, Mor da 3 ncü koyuluk derecesine uyar. Diğerleri; Turuncu 7, Yeşil 5, Koyu Mavi 4 ncü ton derecesine uyarlar.

Ton değeri zayıf olan bir rengin tonunu kuvvetlendirmek için içerisine ton değeri kuvvetli olan bir başka renk katılır. Mesela mavi renge biraz parlak sarı renk katılırsa, mavi rengin ton değeri kuvvetlenmiş olur. Daha parlak, canlı bir mavi elde edilir. Turuncu rengin içine de biraz sarı katmak suretiyle tonunu kuvvetlendirmek ve canlı bir değere yükseltmek mümkündür. Yalnız bu miktarlar çok dikkatli katılmalıdır. Ne fazla ne de eksik. Aksi halde canlı bir mavi yerine yeşilimsi bir mavi veya kuvvetli bir turuncu yerine sarımsı turuncu gibi tonlar meydana gelerek istenilen neticeye varılamaz. Fakat bu suretle ton değeri yükseltilen renk, renk değeri bakımından kromasından (yoğunluk-doymuşluk) kaybeder. Mesela, içine sarı katılan turuncunun tonu yükselir, fakat turunculuğundan bir miktar eksilmiş olur. Yani renkte bir parça değişiklik olur.

Bir renge beyaz katmakla da tonunu kuvvetlendirebiliriz, fakat renk bakımından değerini kaybeder. Herhangi bir rengin içine istenildiği kadar beyaz ve siyah katarak onu bir sürü tona ayırabiliriz.

En parlak ve tonu en kuvvetli olan sarı renge siyah katarak tonunu zayıflatabiliriz. Ton değeri en zayıf olan mor renge de beyaz katarak onu beyaza yaklaştırarak tonunu kuvvetlendirebiliriz.

Işıklı olan renklere “açık renkler” denir. Renklerin açıklığı, şiddet ve sönüklüğü ile ilgili değildir. Açık mavi, açık sarı denilen renkler, koyu mavi, koyu sarı ile yanyana konulup siyaha göre açıklık dereceleri şöyle okunur. Açık sarı, koyu sarıdan, açık mavi, koyu maviden daha zayıf bir siyahlıktadır. Buna “koyuluk” denir. Bir rengin koyuluğu ışık azlığını ifade eder. Rengin yoğunluğu ile ilgisi yoktur. Koyu ve açık sarı iki renk yanyana konularak bunların kurşunkalemle koyulukları tespit edilse, koyu sarının açık sarıdan daha siyah bir leke teşkil ettiği görülür.

Kromayı şöyle açıklıyabiliriz. Mesela önümüzde iki kırmızı olsa:

  • Aynı renkte
  • Aynı değerde (yani hiçbiri diğerinden ne açık ne de koyu)
  • Fakat şiddetleri birbirinden farklı, biri ötekinden çok daha canlı ve saf, diğeri de cansız, zayıf ve griye kaçmış ise, işte bu fark kromanın ölçüsüdür. Yani kroma farkıdır.

 

Bu kırmızılardan hangisinin renk derecesi şiddetli ise onun kroması yüksektir. Bir kroma derecesi, renk içinde değişen ölçü birimidir ve natürel gri ve en şiddetli renk arasında değişir.

Renk ne kadar kuvvetli ise saflığı o derece fazladır. Griye çalan renkler kroma itibariyle zayıftır. En saf renklerin değeri en yüksek kromayı taşır. Mesela parlak açık yeşil denildiği zaman parlak kelimesi kromayı, açık sözü tonu, ve yeşil de rengi anlatır.

Renklerin “sıcak-soğuk” hallerinden başka “ışıklı-gölgeli” özellikleri vardır. Işıklı renkler, en çok aydınlık tesiri veren sarı, turuncu ve bunların serisinde olanlar, gölgeli renkler ise, sarı serisinin azalması ve bu renklere kırmızı, mavi ve yeşilin karışması ile meydana gelenlerdir.

Kromaları (renk değerleri) zayıf ve orta olan renkler “armoniyöz” ya da “uygun“, birbirine benzer aynı renklerdir. Bunlar yanyana getirildikleri zaman gözde hoş bir etki yaratırlar. Kroması 4 olan renkler gibi.

Kromaları yüksek, şiddetli, kuvvetli olan renkler kontrast veya daha farklı renklerdir. Bunlar yanyana koyuldukları zaman daha kontrastlı, daha etkili görünürler. Kromaları 10 olan renkler gibi.

Kroma resimde önemli bir değer taşır. Renk armonileri kurarken “renk”, “ton (değer)” ve “kroma (chroma)” deyimlerini daima birbirinden ayırt edebilmeliyiz. Değerleri aynı iki kırmızı renk arasında kuvvet, şiddet, yoğunluk farkı varsa, bu kromadan (renk değeri) meydana gelir.

GAMMA ( PERDE )

Bir rengin açıktan koyuya ya da koyudan açığa doğru derecelendirilmesi sonucu oluşturulan renk takımlarına “gamma (perde)” denir. İki türlü gamma şekli vardır. Renklere siyah ya da beyaz katılarak oluşturulan gamma’ya “amprik gamma“, resim üzerinde bir rengin yanına siyah, beyaz ya da gri tonlarının konulması sonucu göz üzerine oluşan gamma’ya da “estetik gamma” denir.

Esas renklerin herbiri aşağı yukarı aynı renkte olmak üzere sayılamayacak kadar çok derecelere ve farklara ayrılabilirler. Mesela esas bir kırmızı renk, açık ve koyu olarak yüzlerce derecede olabilir. O rengi açmak ya da koyulaştırmakla pembe, koyu pembe, nar kabuğu rengi, kiraz kırmızısı, ateş kırmızısı ve lâl gibi kırmızının birçok derecesini elde edebiliriz.

Estetik gamma, renklerin resim üzerinde yanlarına konulacak, belli miktar ve büyüklükteki siyah, beyaz ve gri renklerle gözde değişik tonların meydana getirilmesi ile armoni oluşturulmasını sağlar. Estetik gamma yoluyla renklerin armonilerini resimde yaratabilen ressam güzel eserler meydana getirebilir.

Bir kompozisyonun zenginliği renk gammalarının çokluğuna ve armoni içinde tatlı bağlar kurmasına bağlıdır. Renk armonisinde gamma’lar amprik veya estetik yolla ortaya çıkarılırlar.

RENKLERİN BİRBİRİ İLE İLİŞKİLERİ

Renk çemberinde (Spectrum Solar’ın uçlarının biraraya getirilmesiyle oluşturulan çember ya da ressamların kullandığı birincil ve ikincil renklerden oluşturulmuş çember-kromatik daire) yanyana bulunan bitişik renklere “uygun renkler” denir. Sarı ile yeşil, mavi ile lacivert ve mor uygun iki renktir. Çünkü bu renkler çemberde yanyanadırlar.

Uygun renkler aynı zamanda birbirlerine eşit miktarlarda karıştırıldığı zaman uyumlu ve güzel tonlar meydana getirirler. Sarı-Kahverengi, Mavi-Yeşil birbirlerine uyuşkan renklerdir. Bu durumda bir rengin, mesela mavi rengin uygun renkleri hangileridir sorusuna, “sağ ve solunda bulunan, yani her iki taraftan kensidine bitişik olan yeşil ve mor renkleridir” cevabı verilmelidir. Bunlara uygun renkler denilmesinin asıl sebebi, bu renkler arasında birbirlerini bağlayan, bağlantı yapan ortak bir rengin bulunmasıdır. Sarı ve yeşil uygun renklerdir çünkü, sarının birleşiminde ortak yeşil renk vardır. Çünkü sarı renk, kırmızı ve yeşilin katışımından meydana gelir.

Bu iki rengin hakikaten uygun olup olmadığını şu şekilde anlayabiliriz:

Sarı-Yeşil > Sarı=Kırmızı+Yeşil ==> Sarının bileşiminde Yeşil vardır. (Çıkarımsal Sisteme Göre Yeşil=Sarı+Mavi)

Kırmızı-Turuncu > Turuncu=Kırmızı+Sarı ==> Turuncunun bileşiminde Kırmızı vardır.

Mavi-Mor > Mor=Kırmızı+Mavi ==> Morun bileşiminde Mavi vardır.

Bir resimde uygun renk beraberliği ile yapılan armoni gözü yormayan, huzur verici bir armoni olur. Çünkü komşu renkler görünüş itibariyle birbirlerine yakın olduklarından, birbirlerinin renk kuvvetlerini, görünüşlerini kırarlar, yumuşatırlar.

 

RENK AHENGİ ( ARMONİ )

ARMONİ, renkler arasında uygunluk, ahenk, bağdaşma demektir. Genel olarak, bir tablodaki bileşimin estetik bakımdan dengeli ve güzel olmasıdır. Tamamlayıcı renk resimde armoni’nin temel prensiplerindendir. Yanyana duran renkler birbirlerinin etkilerini tamamlayarak armoni içine girerler. Armoni bir renk senfonisidir. Armonide çekicilik önemlidir. Resimde bakışı kendine çeken özelliktir.

Renk, bir tablonun canlılığını arttıran ve etkileyen bir elemandır. Birçok renk kullanarak güzel bir resim meydana getirilemez. Tablo bir renk panayırı değildir. Güzel bir resmin meydana gelmesi için iki, üç renk ve tonları kafidir. Ressam her şeyden önce tablosunda renk kombinasyonlarını renk kurallarına göre hazırlamasını, hangi rengin nerede ve nasıl kullanacağını bilmesi lazımdır. Pol Sezan: “Resimde her şeyden önce armoni gelir” der.

Renkli bir tablonun her noktasının aynı değerde olması ve seyircinin gözünü bir yere saplamadan tablonun her tarafını aynı anda görmesi lazımdır. Renk adedinin azlığı bizi daima sadeliğe götürür. Her tabloda hakim renk vardır. Nasıl ki müzikte ritim adı verilen sabit bir melodi varsa, bütün parçanın devamınca bu melodi tek başına ya da tamamiyle karakterini bozmadan diğer melodilerle karışarak tekrar ediyorsa; resimde de hakim renk saf olarak ya da diğer renklerle karışarak resmin değişik yerlerinde tekrar edilirse renk armonisi meydana gelir. Hangi renk olursa olsun resimde tek başına bırakılmamalıdır. Mutlaka ona benziyen ışıklı veya gölgeli tonlar kullanılmalıdır. Bu yapılmazsa istenilen ahenk ve denge elde edilemez. (Siyah-Beyaz, yağlı boya olarak tek başına sürülmez. Donmuş bir koyu leke ve çiğ bir ışık etkisi yapar.)

Renk armonileri hazırlayabilmek için renkleri ve renkler arasındaki bağlılıkları çok iyi bilmek lazımdır. Renk armonisi kombinasyonları hazırlanırken daima kromatik daire hatırlanmalıdır. İngiltere’de Maxwell, Almanya’da Göthe, Fransa’da Chevreul renklerin armonisi üzerinde araştırmalar yapmışlardır. Ve bu araştırmalarını kromatik dairelerle açıklamaya çalışmışlardır.

Armoni, göze hoş görünmedir. Fakat bu hoş görünme renk uygunluklarına ve orantılarına bağlıdır. Tabiatın bütün güzellikleri bu uygunluk ve orantılardan meydana gelir. Çiçeklerin, kuşların güzelliği, sahip oldukları renklerin birbirlerine uygun ve orantılı olmasından kaynaklanır.

Maxwell der ki: “Komşu iki renk mükemmel bir armoni içindedirler. Bunlar birbirleriyle tam bir anlaşma (orantı) içinde karıştırılmış olurlarsa mükemmel bir nüans meydana getirirler.” Rozentiyel de; “Beyaz ışık kavramı veya armoni üç esas etkinin eşit tahriki sonucudur. Renklerin armonisi üç renkli etkinin eşit uyarmasıyla meydana gelir.” der.

Basit olarak şöyle formüle edilir: Renk armonisinin oluşabilmesi için retina üzerinde beyaz ışığın (dairede meydana gelen sansasyon) kavranması lazımdır. Göthe renk ve renk armonisi hakkında şöyle der: “Renklerin armonisine en güzel örnek iyi tertiplenmiş bir kromatik dairedir. Fakat armoninin oluşması için sadece iki renk yetmez. Bu renkler tümler olsalar bile… Göz bir rengi ayırd eder etmez derhal başka bir rengin etkisinde kalır. Yani göz yeni bir renk idrakını kavrar, işte bu renk birinci renkle beraber kromatik dairenin bütününü (griyi – ışıkta beyaz) oluşturur.”

Renk Armonisi Nasıl Hazırlanır? Sonraki yazılarda…

 

Yararlanılan kaynak : Renk ve Armoni Kuralları S.Caglarca

Yazıyı Paylaş