RENKLERİN PSİKOLOJİK ETKİLERİ VE ÇEVREMİZDEKİ KULLANIMI

-Renklerin insan yaşamındaki önemi nedir? Düşünün bir kere etrafınızdaki her şeyin siyah beyaz olduğunu. Hatta siyah ve beyaz renk değildir diyorsanız her şeyin tek bir renk olduğunu düşünün. Kırmızı bir masanın üzerindeki kırmızı bir bardağı ayırt etmek nasıl olurdu acaba. Ve bu sadece görsel açıdan renklerin önemi. Bir de bilinç üstü farkında olmasa da bilinçaltı renklerin önemi var ki bunu detaylandırmak çok daha uzun sürer. Renkler bilinçaltımızı kendi karakteri ile etkiler ve yönlendirir. Bu gün pozitif bilimin ispat ettiği şey düşünme sürecinin %95’inin bilinçaltında gerçekleştiği ise kanıtlanmıştır. Yani bu demek oluyor ki renkler düşünme sürecini dolayısıyla karar mekanizmasını %95 etkiliyor. -Renklerin olumlu etkilerinden yararlanabilmek için neler yapmalıyız? Renklerin ilk etkisi pozitiftir. Eğer çok aşırı kullanılırsa ve komplemanter dediğimiz eş rengi yakınında olmazsa renk negatif etkisi ile bizi rahatsız etmeye başlayabilir. Bu yüzden renkleri mutlaka eş renkleri ile beraber kullanmak gerekir. -Çocuk odasını zemin, duvar, mobilya, testil olarak ayıracak olsak, ideal renkleri neler olmalı? Çocuk odasında zeminde ve mobilyada genelde akçaağaç dişbudak tarzı renkler öneriyorum. Keza renklerin çocuklar üzerindeki etkisi çok fazla. Çocuğun iç güdü rengine ve karakterine uygun renkler seçilmeli. İç güdü rengi renk analizi ile belirlenebiliyor ancak biraz büyümeden karakterini ve yapısını anlayamıyoruz. Yani içe kapanık bir çocukta sıcak ve hareketli renkler kullanmak gerekir veya çok hareketli bir çocuk için soğuk ve sakinleştirici renkler kullanmak gerekir. Bu yüzden büyük objelerde kullandığımız renklerin opal (yani açık) renkler olmasına dikkat etmek gerekir. Çocuk odalarında duvar rengi için önerim genelde mavi yeşil veya turkuaz oluyor. Mavi sakinleştirici etki oluştururken yeşil huzur ve güven veriyor. Turkuazın ise özellikle bebeklik çağındaki çocuklar üzerinde zeka gelişimine katkıda bulunduğu yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır Bunun yanı sıra özellikle bebeklik çağındaki çocukların odasında hemen her renk enerjisine ihtiyaç var. Aynı güneş enerjisine ihtiyaç olduğu gibi. Ancak kırmızı turuncu gibi güçlü renklerin küçük objelerde kullanılmasını tavsiye ediyorum. Çocukların tenine temas eden kıyafet nevresim veya gece kıyafetlerinde önerim yine opal renkler. Lila rengini özellikle tavsiye ediyorum çünkü karakteristik olarak lilanın uyku getirme özelliği var. renklerin en etkili hali tene temas ettiği zaman ortaya çıkar. Yani sarı ve kırmızı bir kıyafet çocuğunuzu aşırı enerji yüklerken aynı amanda sarı ile kırmızı birbiri ile eş olmadığı için rahatsız edici olabilir. -Bebeklik renkleri ile çocukluk renkleri arasında fark var mı? Varsa uygun renk geçişi hangi yaş aralığında ve neler esas alınarak yapılmalıdır? Daha önceki bir cevapta bahsettiğim gibi; bebeklik döneminde çocuğun karakteri belli olmadığı için olabildiğince opal renkler kullanmak gerekir. Her renk açık bir hal aldıkça opal grubuna girer. Mesela buz mavi, mavi rengin opalidir. Aynı şekilde su yeşili yeşil rengin opalidir. Renkler opal hal aldıkça kendi karakteristik özeliğinden sıyrılıp opalin karakteristik özelliğine bürünür. Opal renklerin negatif etkisi yok denecek kadar azdır. Mavi kullanılan yerde mavinin komplemanteri olan turuncu kullanmak şarttır ancak opal mavi kullanılan yerde turuncu kullanmak o kadar da etkili değildir. Yani kullanılmasa yada tek bir küçük objede kullanılsa da olur. Bu yüzden özellikle çocuk kendi karakterini gösterene kadar opal ve tek renkler tercih edilmeli. -Evde huzur, mutluluk, işyerinde bereket hangi renklerle stimule edilebilir? Huzuru simgeleyen renk yeşildir. yeşil renk kişiye denge huzur ve güven yükler. Bankaların bu rengi tercih etmesinin önemli bir sebebi budur. Bereket rengi sarıdır. Sarı aynı zamanda güneşin rengidir. Üretkenliğe ve üretmeye sürükler. Örneğin ben çalışma odaları için özellikle sarı öneririm. zekanın pratik çalışmasına ve kişiyi tetiklemeye yardımcı olur. Ancak çok kuvvetli bir renk olduğu için dikkatli kullanılmalıdır. Mutluluğun rengi genelde turuncu ve kırmızı gibi sıcak renklerdir. Turuncunun en önemli özelliği kişiyi duygusallaştırmasıdır. Aynı zamanda neşe yükler. Kırmızı hareketli bir renktir. Kişinin canlanmasına yardımcı olur. -Kendimizin ve çocuklarımızın kıyafetlerinde seçtiğimiz renkler ne derece önem taşır? Ten temaslı renkler bizi sandığımızdan çok daha fazla etkiler. Özellikle gece seçtiğimiz renkler önemlidir çünkü gece güneş enerjisi ve evrenin gürültüsü olmadığı için enerji geçişleri çok daha rahattır. Örneğin diş ağrısı veya diğer rahatsızlıklar gece daha ön plandadır ki fizik bedenimizdeki bizim hastalanma diye adlandırdığımız her türlü rahatsızlık aslında enerji dengesinin bozulmasından meydana gelir. Yani ağrı aslında ağrı olan bölgede enerji birikmesinden oluşur. Veya eşler arasındaki kavgalar gece daha çok patlak verir! Kişi enerjisini içinde tutamaz çünkü. Sonuç itibari ile tenimize temas eden renkler bizi sandığımızdan çok daha fazla etkiler. Hatta günlük kıyafetlerdeki renk seçimimiz o günkü ruh halimiz hakkında bilgi bile verebilir. Örneğin; *Bu bir kırmızı ise: harekete geçme atağa kalkma ya da hayatta bir değişiklik yapma ihtiyacı vardır. *Bu bir sarıysa: yeni projeler vardır zihninde, yenilikler peşinde koştuğu tetikte olması gerektiği yoğun düşündüğü bir süreçtedir. *Bu bir maviyse: mantıkla hareket etmeye ihtiyacı vardır. gururunun ön planda olması gereken bir dönemdedir. *Bu bir mor ise: (veya eflatun lila tonlarıysa) hayal gücü çok öndedir. Farklı bir süreç yaşıyordur. Hatta uykusuzluk problemi çektiği bir süreçte olabilir. Keza özellikle lila uyku getiren bir renktir. *Bu bir yeşil ise: denge huzur ve güvene ihtiyaç duyuyordur. Bu bir turuncu ise: duygusal bir dönemdedir. Yapıcı ve neşeli ortamlara ihtiyaç duyuyordur. *Bu bir pembe ise: Kişinin düşünmeden harcama yapmaya ihtiyacı vardır. Duygusal açıdan hassas ve kırılgan olduğu bir dönemdedir. Tabi bu durum toplumun kuralarından da etkilenir. Mesela bir erkek ne kadar önde olmak isterse istesin kırmızı bir takım elbise ile işe gitmez! -Anaokulları için ne gibi renk seçimleri öneriyorsunuz? Okullarda kullanılması gereken renkler üzerine pek çok çalışma yapılmıştır. Anaokulları için tavsiye ettiğim renk genelde turkuazdır. Daha önce de bahsettiğim gibi turkuaz rengin özellikle bebeklik çağı dediğimiz 0-6 yaş grubu çocuklar üzerinde öğrenme yetisini artırma özelliği vardır. Bu yüzden ana okulu ve ilk okul üçüncü sınıfa kadar olan kısmın duvarlarında bu rengi kullanmak faydalı olacaktır. Turkuaz ile komplemanter olan renk kırmızıdır. Çok aşırıya kaçmamak sureti ile bu sınıflarda kırmızı objeler bulundurmanız faydalı olur ve yine her renk az da olsa kullanılmalıdır. -Renkler evin bölümlerine göre değişiklik göstermeli mi? Bu iki soru ile ilgili size renklerin karakteristik özelliklerinin olduğu bir yazı göndereceğim. Renklerin mekanların kullanım amaçlarına göre farklı kullanılması gerekir. Aynı zamanda küçük mekanları daha büyük göstermek için veya büyük mekanları daha küçük göstermek için renklerin farklılığından yararlanabiliriz. Renkler karakteristik enerjilerden ibarettirler ve kendi karakterlerini bizlere yansıtırlar. Yalnız bir rengin çok aşırı kullanılması halinde o rengin kötü etkileri kişiyi etkilemeye başlar. Bunun önüne geçmenin yolu her rengi tamamlayıcısı yani komplemanteri dediğimiz eşi ile beraber kullanmaktır. Size bu komplemanterleri yazacağım. İlk koşul mekanda kullanılacak rengin tamamlayıcısını da bulundurmak olacak. İkinci koşul ise renklerin karakterlerine göre onları doğru yerlerde kullanmak. Size renklerin genel karakterlerinden de bahsedeceğim. Böylelikle siz de elinizdeki eşya ve aksesuarları da göz önünde bulundurarak doğru yerde doğru renk kullanımını seçebilirsiniz. Kırmızı ile turkuaz komplemanterdir. Kırmızı en güçlü renklerden biridir. Hareketlilik ve enerji sağlar. Genelde mutfaklarda ve aksesuar olarak yatak odalarında öneriyorum. Turkuaz mavi ve yeşilin karışımından oluşur. Eğitici arındıran bir enerjisi vardır. Özellikle ev girişlerinde antrelerde öneririm. Dışarıdan stres içinde gelen kişinin yorgunluğunu ve stresini almaya yardımcı olur. Sarı ile mor (ve mor aile renkleri; eflatun menekşe lila gibi) komplemanterdir. Sarı tetikleyici bir renktir. Güneşin rengidir ve gençlik aşılar. Özellikle ders çalışan öğrencilere öneririm. Zekanın çalışmasına yardımcı olur ve pratik çalışmayı sağlar. Yalnız çok kuvvetlidir ve mutlaka komplemanteri ile beraber kullanılmalıdır. Mor ise aynı şekilde koyu tonlarından kaçılması gereken bir renktir. Morun koyu tonları psikolojinin zorlanmasına hayal gücünün çok artmasına ve kişinin düşünce dehlizlerine sürüklenmesine sebep olabilir. Ama özellikle lila uyku getirir. Bilge düşünceye yönlendirir. Yatak daları için sarımsı ahşap (kayın meşe gibi) ve lila duvar boyası öneriyorum genelde. Mavi ve turuncu komplemanterdir. Benim en sevdiğim ikillidir çünkü birbirini tam anlamıyla tamamlar. Mavi mantığa sürükler. Dinlendirici iyileştirici, sakinleştirici etki sağlar. Turuncu ise neşelendirir, duygusallığa yöneltir. Özellikle oturma odalarında tavsiye ediyorum. Ve son ikilimiz yeşil ve macenta (fuşya ve pembe) ikilisi. (Bazı renkbilimcilere göre yeşil ile kırmızıda birbirlerini tamamlar) Yeşil denge huzur ve güven aşılar. Kişiye dinginlik verir ve kişinin yeşilin bulunduğu ortamda uzun süre rahatça oturduğu denenmiştir Pembe ise hassas duyguları ön plana çıkarır. Yatak odası salon gibi alanlarda öneriyorum.
-Çocuklarda enerjiyi ve öğrenmeyi tetikleyecek renkler neler olmalı? Çocuklar için enerji verebilecek renkler sıcak ve güçlü renklerdir. Kırmızı ve turuncu gibi. Zekayı artıran renk sarıdır. Öğrenmeyi kolaylaştıracak renk turkuazdır. Kendilerine daha fazla güvenmelerini sağlayacak renk yeşildir. sakinleştirici ve dinginleştirici renk mavidir. Ancak kullanımına dikkat etmek gerekir çünkü fazla kullanılması çocuğunuzun daha inatçı bir hal almasına yol açabilir. Mor ve tonları hayal güçlerini artırır. Lila hariç çok fazla kullanılmasından kaçınılmalıdır. -Çok hareketli veya sakin çocuklar; kız ve erkek çocuklar için renk grupları ayrı mı? Kız ve erkek gruplar için mavi ve pembe renk ayrımı gereksizdir. Sadece yapılan bir araştırma sonucunda kız çocuklarının en çok pembe renk sevmesi psikolojilerinin düzgün olduğuna işaret kabul edilmiştir. Ama örneğin mavi karakterli bir çocuk sürekli mavi renk giydirilir odası bu renge boyanırsa mavinin negatif etkileri ortaya çıkmaya başlar ki bunun sonucu da çocuğun daha çok içe kapanık ve inatçı olmasına neden olur. Hareketli ve sakin çocuklar için farklı renkleri kullanmak faydalıdır. -Renklerin yardımıyla neler yapılabilir? Renkleri kullanarak çocukların bilinçaltı ile ilgili ip uçları alabiliriz. Alman filozof ve şair Goethe renklerin kişilikler ile direk bağlantısı olduğunu ve kişilerin sevdiği renkler ile karakter yapılarının ortaya konulabileceğini savunmuştur. Örneğin kırmızıyı seven bir kişilik toplumda atak önde ve girişken iken sevmeyen kişinin toplumdan uzak çekimser ve içine kapanık bir yapısı olduğu fikrini savunmuştur. “renkler ışığın acılarıdır” sözünü kullanan filozof rengin bilimselliğinin yanı sıra psikolojisini de ele almıştır. Bundan sonra Psikolog olan Jung hastalarının bilinç altı ile ilgili bilgi alabilmek adına onlara rengarenk tablolar yaptırmış, renk seçimi konusunda özgür bırakmış ve seçilen renkler üzerine hastalarının bilinçaltına yönelik bilgiler elde etmiştir. Günümüzde de Howard ve Dorothy Sun ikilisi bu ana fikirle renkle terapi teşhis ve tedavi yapmaktadırlar. 1984’de İngiltere’de ilk resmi renk terapi merkezini kuran ikili, tescilli renk çemberleri ve analiz sistemleri ile renkle terapiyi halen sürdürmektedirler. Renklerden faydalanarak çocukların bilinçaltı ile ilgili ip uçları alabilmek için bir iki basit yöntem kullanılmaktadır. Örneğin renk çemberi boyanmamış bir halde çocuğa verilmektedir. Ve her bölmeyi hangi renge boyaması gerektiği söylenir. Çocuğun hangi rengi nasıl boyadığına bakılır. Örneğin bir an önce bitmesini mi istemiş hangi renge özenmiş hangi rengi yarım bırakmış hangi renkten başlamış en son hangi rengi seçmiş. Bu tespitler tapıldıktan sonra renklerin karakteristik özelliklerine göre hangi renge ne kadar tahammülü olduğu ve hangi rengi en fazla sevdiği ortaya çıkar. Bir başka uygulama da şu şekildedir ki bu sadece çocuklarda değil yetişkinlerde de kullanılmaktadır. Howard ve Dorothy Sun ikilisinin sıklıkta kullandığı bu yöntemde renklerin kendi şekillerinde kartlar kullanılır. Üç adet renk seçtirilir. Ve bu renklere istinaden birinci ikinci ve üçüncü renge ilişkin yorum yapılır. -Renkler ve psikoloji arasında nasıl bir ilişki var? Kişilerin hangi renkten nasıl etkilendiği karmaşık bir konudur. Çünkü bu etkileşim bilinç altı ile ilgilidir ve tüketici davranışlarını inceleyen bilim, düşünme sürecinin %95’inin bilinçaltında gerçekleştiğini kabul etmiştir. Bu etkileşimin ortaya çıkarılması için ilk yöntem renk analizidir. Kişinin ismi ve soy isminden yola çıkılarak yapılan bu analiz ile kişinin iç güdü rengi ve ihtiyaç duyduğu renkler ortaya çıkmaktadır. Harflerin ve sayıların renge dönüşmesini ile hesaplanan “numeroloji sistemi” olarak adlandırılan tüm Avrupa ülkelerinde ve Türkiye’de tescilli bu sistem ile kişinin ismi ve soy isminin yüklediği enerji ve bu enerjideki renk oranları ortaya çıkar. Örneğin iç güdü rengi mavi çıkan biri, maviye karşı soğukluk duyabilir. Çünkü mavi onda mevcuttur yani maviye doymuştur. İkinci etkili sistem chakra sistemidir. Chakra Sanskritçeden gelen bir deyimdir ve enerji merkezi anlamına gelmektedir. İnsan vücudunda omurgaya simetrik dizilen yedi adet ana enerji merkezi yani chakra vardır. Bu chakraların her birinin rengi ve dönüş yönü ayrıdır. Aynı zamanda da bu chakralara bağlı olan organlarımız vardır. Tepe Chakrası :Mor, Üçüncü Göz Chakrası :Çivit Mavi, Boğaz Chakrası :Açık Mavi, Kalp Chakrası :Yeşil, Solar Pleksus :Sarı, Hara Chakra :Turuncu, Kök Chakra : Kırmızı Chakralardaki enerji düzeyi ve dönüş ritmi yaşanılan olaylarla değişebilir. Örneğin sinirlendiğimiz zaman midemizde bir ağrı başlayabilir. Çünkü midemizin olduğu bölgede solarpleksus adını taktığımız sinir ağı chakrası vardır. Bu chakra sarıdır ve sinir anında chakradaki enerji dolayısıyla sarı renk enerjisi artar. Bu gibi bir durumda sarı renk bize çok itici gelebilir. Yani aynı kan dolaşımımızın olduğu gibi vücudumuzda renk ve enerji dolaşımı vardır. Güneşten aldığımız enerjiyi chakralarımızda (vücudumuzda) dolaştırır ve bir kısmını da dışa yansıtırız. Dışa yansıttığımız kısım elektromanyetik enerji bedenimizi yani auramızı oluşturur. Günümüzde bu auranın fotoğraflanması mümkündür. Kan dolaşımında sıkıntı olan kişinin fiziksel rahatsızlığı olduğu gibi enerjisinde sıkıntı olan kişinin de önce duygusal ve psikolojik daha sonra ise fiziksel rahatsızlıkları ortaya çıkar. Bunun haricinde farklı renklerden kişiler farklı şekillerde etkilenebilirler. Goethe’nin sunduğu ana fikride baz alırsak kırmızı bazı kimseler için vazgeçilmezken, bazı kişiler için itici olabilir. Aynı şekilde mavi kimine soğuk gelirken, kimini dinlendirebilir. Bu tarz etkileşimde kişinin yaşamış olduğu şeyler(özellikle çocukluk döneminde yaşanılanlar) ve toplumun koyduğu kurallar önemli rol oynar. Örneğin toplumda bazı renklerin bahanesi çoktur. Kültür etkilerini de içine alan bu yazısız kurallar kişiyi özellikle giyimi konusunda renk seçerken özgür bırakmazlar. Siyahta bunun örneklerini çok görürüz. Keza siyah renk bile değildir ve renk enerjilerinin yok olduğu negatif bir enerjidir. Ama toplumda çok bahanesi vardır. otorite ve güç yükler, ekonomiktir, her renk ile uyum sağlar(!), zayıf gösterir..vb. Daha burada sayamayacağımız bir sürü bahanesi vardır ve çok kullanan insanlar için vazgeçilmesi çok zor bir renktir. Renklerin bilinçaltına gösterdiği gerçek etkiden doğan seçim, toplumun yargılamayacağı durumlarda ortaya çıkar. Örneğin hiçbir erkek kırmızı bir takım elbise giymez ama kendine bir kalem alacaksa ve kırmızının karakteristik özelliğine ihtiyacı varsa bu kalemin rengini kırmızı seçebilir. Veya bu seçim kolay tüketim mallarında ortaya çıkar. Büyük bir marketin reyonunun karşısında seçim yapacak kişi eğer bir marka bilinci ile gitmemişse alacağı ürünün ambalaj renkleri kişinin karar vermesinde büyük rol oynar. Çünkü elini alacağı ürüne yöneltmesi iç güdüsel bir davranıştır ve bilinçaltının bunda etkisi büyüktür. -Renklerin evrensel anlamlarından örnekler verebilir misiniz? Renk evrensel bir dil gibidir. Her ülkede her kes için bilinçaltında oluşturduğu etki aynıdır. Kırmızı Türkiye’deki biri için hareket demektir. Zimbabvede’ ki kişi için de aynı anlamdadır. Ancak bazı durumlarda kültürlerin koyduğu kurallar bunu etkiler. Mesela uzak doğu da beyaz renk yas rengi iken batıda yas rengi siyahtır. Tabi ki bu bilinçle yetişen uzak doğudaki kişi beyazı gördüğünde aklına yas gelmektedir. Ama kuralı değişmeyen renkler de vardır. Örneğin doğadaki renklerin kişilere hissettirdiği etkiler aynıdır. Hemen hemen dünyanın her yerinde yemyeşil bir orman veya masmavi bir deniz veya gökyüzü kişide aynı dinginliği oluşturmaktadır. Veya her ne kadar bazı bölgelerde yas rengi olarak kabul edilse de beyaz renk temizliğin ve saflığın ifadesidir. Siyah ise tehlike ve korkuyu hissettirir. Bunun haricinde renklerin dilinden bilinçli bir şekilde faydalanıldığı bir iki firmayı örnek vermek istiyorum. Renklerin kişiler üzerinde genel özelliklerini bilen dev firmalar bu etkileri stratejik açıdan kullanmaktadırlar. Mc Donalts ve Burger King gibi fast food tüketime yönelik firmalar bunu çok bilinçli bir şekilde kullanmaktadırlar. Kırmızı iştah açan ve harekete geçiren bir renktir. (özellikle gıda maddelerinde çok kullanılır) sarı ise tetikleyen dikkat artırıcı hatta zihni açan bir renktir. (keza ülkemizde de karantina bölgeleri sarı bayraklar ile ifade edilmektedir. Sarı ışık trafikte ara sinyal olarak kullanılır. Futbolda sarı kart yine ikaz rengidir) girişte sarı be kırmızı renkleri tabela olarak ve dev ikonalar olarak kullanan bu firmalar içeride bu renklerin yanı sıra kahverengi ve beyazı ağır şekilde kullanırlar. Burada kullanılan beyaz renk hijyene ve sağlığa yöneliktir. Ama ağır kırmızı, sarı ve kahve rengi rahatsız edici boyuttadır. Keza özellikle kırmızı Newton’un spektrum solaers dediği renk tayfında 650 dalga boyuyla en güçlü renklerden biridir. Burada amaç kişinin içeride çok fazla oturamamasını sağlamaktır. Çünkü fast food tüketimde esas olan daha çok kişinin gelmesini sağlamak ve atıştırma alışkanlığını oluşturmaktır. Bunun haricinde light ürünlerde genelde mavi yeşil ve pembe renkler ön plandadır. Mavi iyileştirici ve mantığı öne geçirici bir renktir. Yeşil ise denge huzur ve güven verir. Pembe soft ve güzel duyguları harekete geçiren bir renktir. Light ürün tercih eden kişinin bu duygulara ihtiyaç duymaması olanaksızdır. Light sigaralar ise genelde beyaz ağırlıktadır. Masumiyet ve sağlık duygularını hissettirmek için tercih edilmiş bir renktir. Hastanelerde de beyaz ağırlıkta kullanılır. Sağlığın yanı sıra hijyeni de hissettirmek amacı ile kullanılmış bu renk ne yazık ki hastalarda klostrofobiye yol açtığı için bazı ülkelerde yasaklanmıştır. Tüm bu örneklemeler yaşadıkça ve etrafta gördükçe artabilir. Burada bilinen bir gerçek ortaya çıkmaktadır. Bilinçli yada bilinçsiz bir şekilde kullandığımız renkler bizi sandığımızdan çok daha fazla etkilemektedir. Gözümüzü her sabah rengarenk bir dünyaya açarız ve bu renkler bize bizim anladığımızdan çok daha fazla şey anlatırlar. Goethe demişti ki “renkler ışığın acılarıdır” ışığın acıları olan renkler sizin sevginiz olsun… İşletme Uzmanı Kimyager, Renk ve Enerji Uzmanı Rana Nuhoğlu
Yazıyı Paylaş